26 Mayıs 2013 Pazar

Tatilde Okumak İçin Çocuk Kitapları

Bir dönemi daha geride bıraktık okullar tatil olmak üzere çocuklar için eğlenceli kitaplar buldum şimdi onları size aktaracağım.



Çitlembik Yayınları çocuk kitapları serisine bir yenisini ekledi: Gökkuşağı. İngilizce ve Türkçe olarak yayınlanan kitap, 3-6 yaş arası çocuklara renkleri tanıtmayı amaçlıyor. Bir gökkuşağı gören küçük kız onu takip etmeye çalışıyor. Bu sırada gördüğü renklerin kendisine anımsattıklarını sayıyor. Günlük hayattan, çocukların kolay hatırlayacağı örneklerle, neşeli çizimler yardımıyla öğretiyor renkleri Gökkuşağı .


                                                                           



Yazar Gary Paulsen'ın ödülü kitabı Ormanda Tek Başına'nın devamı! Brian iki yıl önce elinde sadece küçük baltası olduğu halde,tek başına elli dört gün boyunca vahşi doğada kalmıştı.Şimdi hükümetin resmi görevlileri aynı şeyi yine yapmasını,hayatta kalmasını sağlayan teknikleri astronotlar,pilotlar ve askerler de öğrenebilsin diye vahşi doğaya dönmesini istiyordu. Bu defa psikolog Derek Holtzer de bu süreci gözlememek üzere yanında olacaktı.Ancak ormana varmalarından kısa bir süre sonra çıkan azgın bir fırtınada üstüne yıldırım düşen Derek komaya girdi.Üstelik bu esnada telsizleri de yandı ve çalışmaz hale geldi.Brian,Derek'ın eğer hemen doktora ulaştırılamazsa kısa bir süre içerisinde susuzluktan öleceğini biliyordu.Tek umudu bir sal yayıp Derek'ı insanların bulunabilceğini düşündüğü bir yere taşımaktı. Brian ikinci kez vahşi hayatın ortasında hayatta kalmayı başarabilecek,dahası başka bir insanın hayatını kurtarabilecek miydi?


                                                                    




Her çocuğun severek okuyacağı, her anne-babanın ilgisini çekecek gerçek bir yaşam öyküsü…
Belki de çocuklarımızın istediği şey, sorunlarına illa bir çözüm bulmamız değil, sadece oturup onları dinlememizdir… Çocuğunuz bu kitabı elinize tutuşturuyorsa, size anlatmak istediği bir şeyler var demektir. Irmak, çocukluk yıllarını neşe içinde geçirenlerden değil. Çünkü onunkisi sıradan bir çocukluk değil. Annesiyle babasının ayrılması ve her ikisinin de yeniden evlenmiş olması yetmezmiş gibi, cezaevindeki baba hasretiyle de yaşamak zorunda kalıyor. Annesi, ikinci babası ve kardeşiyle paylaştığı hayat baba özleminin gölgesinde yaşandığından birşeyler hep eksik kalıyor. Irmak tüm yaşadıklarını tek dostu olarak gördüğü güncesi 'Berfin Ceren'le paylaşıyor. Bu duygular Irmak’a ait olsa da bu kitapta yaşananlar, benzer duyguları yaşayan her çocuğa ayna tutuyor.

                                                                         



Her gece yatmadan önce annesi kıza sorar, “Bu gece rüyanda ne görmek istiyorsun, küçüğüm?” diye. Küçük kız da anlatır: “Kuzey Kutbu'nu, rengarenk atları, uzayı...” Biz de her gece küçük kızla birlikte, onun rüyalarına doğru bir yolculuğa çıkarız...


                                                                 



Lodos da babası gibi cesur bir kaptan olmak istiyor, ama babasına göre önce büyümesi gerek!
Lodos, bir gece "Ben yeterince büyüdüm" deyip ve gizlice babasının kayığına atlıyor ve denize açılıyor. Yolculuğu ise beklediğinin tam tersi gibi geçiyor. Daha ertesi gün kendisini bir canavarın fenerini kendi tükürüğüyle parlatırken buluyor. "Kaptan değilim ben; köleyim," diye ağlıyor.
Lodos'un kendisini bu durumdan nasıl kurtardığını, Çikiriki ve Barnabas'ın ona nasıl yardım ettiğini heyecanla okuyacaksınız.


18 Mayıs 2013 Cumartesi

Animasyon Gösterim

Şekiller konumuz animasyonda prezi de yayınladığım oyunla ilgili eğlenceli bir diyalog oluşturdum merak ediyorsanız haydi izleyelim:))

16 Mayıs 2013 Perşembe

Geometrik Oyunumuz (Prezi)

Merhaba arkadaşlar matematik kavramını ve şekilleri çocuklarda daha kalıcı ve eylenceli bir şekilde sunmak için bir oyun tasarladım ve bu uygulamamda çocuklar şekilleri oyun yoluyla öğreniyorlar ve etkin bir öğrenme sağlanıyor oyunumuz geometrik şekillerden örüntü oluşturma şekillerin ismini bilmek uygulamada çocuklar daha önce mukavva kağıdından ve renkli fon kağıtlarından çocukların üstüne basababileceği büyükllükte kesilir renkli fon kağıtları mukavvaya yapıştırılır daha sonra bu şekiller çember oluşturalacak şekilde dizilir ve çocuklar üzerine alınır örneğin çocuklardan biri sen şimdi kare oldun diğer çocuk için sen şimdi daire oldun bir diğer çocuk için sen şimdi üçken oldu denildikten sonra öğretmen yönerge verir şimdi kareler yer değiştirsin şimdi üçkenler iki defa zıplasın gibi oyun döner daha sonra keçeden hazırlanmış tablomuzu geçiyoruz tablo üzerinde şekillerden örüntü oluşturuyoruz,eksik tamamlıyoruz,büyükten küçüğe sıralama yapıyoruz,farklı olanı gösteriyoruz,şekillerin gündelik yaşamda neye benzediklerini söylüyoruz şimdi bu etkinliğimizi izlemek istiyorsanız lütfen tıklayınız

12 Mayıs 2013 Pazar

Hayallerinizi Sınırlamayın












Anaokullarında materyal geliştirmek çocukların hayal dünyasını önemli katkılar sağlar çocuğun bu sayede yaratıcılığının geliştirmek,el becerilerinin gelişmesini sağlamak,büyük ve küçük kas gelişimini desteklemek,duygusal sosyal yönden rahatlamasını sağlamak adına önemli bir yere sahiptir..Materyalleri nasıl geliştirebiliriz e gelirsek arkadaşlar bunlar günlük yaşamda kullandığımız artık maddeler olabilir kırtasiye nalbur tuafiye de kolayca temin edilebilir örneğin: iplik plastik kaplar simler renkli fon kağıtları kartonlar kurdeleler keçe ile orjinal ürünler çıkabiliyor haydi denemeye:))



9 Mayıs 2013 Perşembe

0-6 Yaş Zeka Gelişimi

 
Araştırmalar zekânın %88 i 0-6 yaş aralığında geliştiği söylüyor bu durumda çocuk sürekli keşif halinde, sürekli öğrenme halinde. Üç yaşına kadar bir çocuğun beyni bir yetişkinden 2,5 kat fazla çalışır. 6 yaşına kadar bir profesörden 2 kat hızlıdır. . Yani 0-6 yaş sadece fiziksel gelişimin değil sosyal, zihinsel ve ruhsal gelişimin de en hızlı gerçekleştiği dönemdir.Bu dönemde anne babaların çok dikkatli olması gerekiyor çocuğun ruhsal ve zeka gelişimi için ne yapabilirim? Bu dönemde çocuklar oyun oynayarak öğreniyor çevreyi algıyı iletişimi bu şekilde öğreniyor.Oyuncaklar yaşlarına ve cinsiyetlerine uygun olmalıdır.Onlara kitap okuyun yaşlarına uygun olsun..

Çocuklar İçin Diş Sağlığı

Çocuğunuza erken yaşta diş fırçalamasını öğretin.Örneğin ona git dişini fırçala şeklinde değil bizzat sizde onunla birlikte dişlerinizi fırçalayın. 6 ayda bir diş muayenesine götürün çürük varsa mutlaka alınmalı aksı taktirde diğerleride çürüyebilir seçilen macun da önemli aşırı derecede naneli mentolli diş macunları kullanılırsa bu alışkanlık işkence haline dönüşebilir sevimli bir diş fırçası alıp çocuğun dikkatini çekecek ve tatlı kokulu macunları tercih ederseniz işiniz daha kolaylaşacaktır.

Eğitici Drama Nedir?



DRAMA OYUNUMUZ:Havası Sönen Balon
UYGULAMA:Çocuklara el ele tutuşmaları için yönergeler verilir ve çember oluşturulur hadi şimdi bir ara gelelim deyip çocuklar büzüşür ve öğretmen her bi adımını geriye attığında fuff die ses çıkartır bolan şiser ve halka gittikçe gerilir sonunda eller birbirinden ayrılır ve balon patlar.

ÇOCUKLARA KATKISI:

a. Çocukta yaratıcılığı ve hayal gücünü geliştirmesi, 
b. Zihinsel kapasiteyi geliştirmesi, 
c. Kendilik kavramının Gelişmesinde katkı, 
d. Bağımsız düşünme ve karar verme, 
e. Duyguların farkına varılması ve ifade edilmesi, 
f. İletişim becerilerine olumlu katkı, 
g. Sosyal farkındalığın artması ve problem çözme yeteneğinin gelişmesi, 
h. Demokrasi eğitimine destek, 
i. Grup içi süreçlere olumlu katkılar (arkadaşlık), 
j. Öğretmenle çocuklar arasında olumlu ilişkilere katkı, 
k. Genel öğrenci performansına olumlu etki.


Okul Öncesi Dönemde Beslenme Sorunları


Okul öncesi çocukların günlük ortalama 2 su bardağı süt veya yoğurt;bir yumurta, bir dilim peynir;iki köfte kadar et,tavuk,balık veya kurubaklagil; en az iki –üç porsiyon meyve ; bir porsiyon sebze; bir yemek kaşığı da pekmez veya bal tüketmeleri gerekmektedir.Çocuk yemek yemek istemiyorsa zorlanmamalıdır,mümkün olduğu sürece her yemeği tatmalıdır yemekler çocuğun dikkatini çekicek şekilde hazırlanmalıdır lezzetli olmasına dikkat edilmelidir.Ara öğünler börek,kurabiye,bir meyve tabağı olabilir..Sırf çocuk birşeyler yesin die çikolata,bisküvi poğaça simit vermek yanlıştır..

Hikaye Kartları











Merhaba arkadaşlar ben lise döneminde ceylan yavrusu ile hikaye örneği oluşturmuştum sizlerde hikaye kartları ile istediğiniz hikayeyi oluşturabilirsiniz.
malzemeler:Mukavva kağıdı,guaj boya
Böyle bir hikaye anlatımı çocukların çok ilgisini çeker ben bunu pratikte gördüm öyküyü kartonun arkasına yazıyorsunuz  çocuklar  u şeklinde oturuyor herkesin görmesini sağlamak için.
 Hikâye kartlarındaki resimler çocukların
görebileceği büyüklükte olmalıdır. Kartların anlatım anında sağa sola eğilip bükülmemesi
için kartonlarla sertleştirilmesi gerekir. Kartlara çizilen resimler boyalarla renklendirilmeli,
resimlerin hikâyede geçen olayı ve karakterleri iyi bir şekilde yansıtmasına dikkat
edilmelidir. Eski ve kullanılmayan gazete, dergi ve broşürlerden kesilen resimler bir araya
getirilerek hikâye kartı hazırlanabilir.
Çocuklar, kartları görebilecekleri şekilde oturtulmalı, kartlar sırasıyla çocukların göz
hizalarına uygun şekilde gösterilerek hikâye anlatılmalıdır. Her kart için, çocuğun yeterince
görebileceği kadar bir süre ayrılmalıdır. Öğretmen anlatacağı hikâyeyi çok iyi bilmelidir.
Öğretmen hikâyeyi anlattıktan sonra kartları çocuklara vererek onların kendi öykülerini
yaratmalarına fırsat vermelidir.
Öğretmen hikâye kartlarının arkasına numara vererek, kartları numara sırasına göre
sıralamalı. Hikâye metni kartların arkasına ya da bir dosya kâğıdına yazılıp kartlarla birlikte
zarflara konularak saklanması uygun olur.

Oyuncaklar Yaratıcılığı Arttırıyor


Yaratıcılık, üzeri küllenmiş olsa bile yeniden kazanılabilir. Bunun için yaşam deneyimleri ve özel programlar gerekir. Yaratıcılığın desteklenmesinde motivasyon önemlidir, her birey yaratıcılık şansına sahip olduğunu asla unutmamalıdır. Her çocuğun yaratıcılığı kendine özel şartlar içinde değerlendirilmelidir.0-6 yaş grubunda oynanan oyunlar son derece önemlidir bunun için çocukla iyi bir iletişim kurulmalıdır.
Örneğin:Kum ile oynanan oyunlar yaratıcılığı iyi besler,çocuğa sunulan oyuncalar yaş ve gelişim seviyesine uygun olmalıdır.

-Satranç
-Drama

                Kullanılan araç gereçler temiz ve sağlam olmalıdır çocuğa zarar vermeyecek şekilde düzenlenmelidir..



Çocuk Ve Tiyatro

0-6 yaş çocukları en önemli özelliği bir oyunu seyretmek yerine kendileri oynamak isterler.Oyuncular çocuklara duygusal yönden değil sevgi ile yaklaşmalıdır.Oyunda kullanılacak elbiseler sade ve şık olmalıdır aynı zamanda ilgi çekici olmalı karmaşıklıktan uzak durulmalıdır.bu yaşlarda çocukların kendi hayal dünyasını da kullanmasına imkan sağlanmalı çocuk kendini oyunun içinde hissetmelidir.


5 Mayıs 2013 Pazar

Kitap Okumanın Çocuk Gelişimine Etkileri


Okumak ve okuma alışkanlığı kazanmak insan yaşamında önemli etkinliklerden biridir.Bu sadece bireysel değil sosyolojik gelişim açısından da son derece önemlidir. Bu alışkanlığı kazanmak için biz yetişkinlerin çaba göstermesi lazım ve bunun önemini kavrayarak çocukların yaşantılarına kitabında yer almasını sağlamalıyız. Eğitimciler ve ailelere büyük sorumluluklar düşüyor..0-3 yaş arasında zihinsel gelişimin neredeyse %80 oranında tamamlandığını biliyoruz.Çocuklar ne kadar kaliteli bir uyaran ile uyarılırsa kurulan bağlar o kadar korunur ve kullanılır.Anlatılan hikayeler oynanan oyunlar dikkatli seçilmelidir..renkli, büyük resimli canlı karakterler az yazılı kitaplar çocuklar için iyi bir uyarıcı ve gelişim aracıdır.Bu yüzden çocuğun kitapla ilişkisi erken başlamalıdır çocuk pek çok bilgiyi kitaptan öğrenir öğrendikleri ile çevresi arasında ilişki kurar. Kitaplar çocuğun gelişim seviyesine uygun olmalıdır özenle seçilmelidir..Gelişim alanlarını etkisini şöyle sıralayabiliriz;

  • Çocuk bu sebep ile analiz ve sentez yapar
  • Çevresini gözlemler
  • Hayal gücü ve yaratıcılığı gelişir
  • Dinleme becerisi kazanır
  • Neden sonuç ilişkisi kurar
  • Dil gelişimi hızlanır konuşma becerisi gelişir
  • Zihinsel gelişim desteklenir
  • Duygusal ve sosyal bakımdan gelişimi desteklenir
  • Kavramları ayırt etmeyi öğrenir güzel-çirkin vs.

27 Nisan 2013 Cumartesi

Çocuk Eğitiminde Çığır Açan Kadın: Montessori


Maria Montessori


Maria Montessori 1870'de İtalya'da doğdu. 1896'da hem erkek öğrencilerin onu bir ka­dın öğrenci olarak kabullenmedeki isteksiz­liklere hem de babasının itirazlarına -kızıyla konuşmayı kesmişti- rağmen, kararından vazgeçmedi, İtalya'nın ilk kadın doktoru ola­rak üstün bir derece ile tarihe geçti. Bu arada en büyük desteği annesinden aldı. Üniversiteden mezun olduktan sonra asis­tan doktor olarak atandığı Roma Psikiyatr kliniğinde zeka engelli çocuklarla çalıştı. 1899'da, Roma'da zekâ engelli çocukların yollandığı okula yönetici olarak atandı. Daha sonra pedagoji öğrenmeyi amaç edindi. Zi­hinsel engelli çocuklar için yazılmış her şeyi okudu. 1896-1907 yılları arasında sadece sağlık alanında değil, antropoloji, felsefe, psikoloji ve eğitim alanlarında da kendini geliştirdi.
Aşağıdaki sözler ona ait: "Çocuklar fazla yorulmadan veya tecrit edilmeden sabahtan akşama kadar meşgul edilmelidir. Onlara önce çok basit şeyler öğretmeliyiz; hedefe en kısa yoldan düz bir hat çekerek varılması gibi, tuvaletlerin kullanılması, kaşığın kulla­nılması gibi. Sonra dikkatlerini duyu organla­rına çekmeliyiz. Örneğin çeşitli renk, boy ve kokudaki çiçekler yardımı ile onların görme ve koku duyularım harekete geçirmek için bir bahçede gezdirelim. Kas çalıştırması için jimnastik yaptıralım. Onların dikkat ve ilgisi­ni uyaran dokunma duyusunu çalıştıracak farklı yüzeylere sahip bir sürü eşya verelim. Duyu organlarının eğitimi yoluna koyulduk­tan ve ilgi uyandırıldıktan sonra, asıl derse başlayabiliriz. Alfabeye girişe geçebiliriz. Fa­kat kitapla değil, çeşitli renklere boyanmış, parmakla dokunup, hareket ettirilebilecek kabartma harflerin bulunduğu küçük bir tah­tayla. Yavaş yavaş el becerilerini öğretebilir ve en sonunda ahlaki eğitim verebiliriz."
O, çocukların eğitiminde çığır açan kadın­dır. Öğrenme güçlüğü çeken çocukların sorunlarını çözmeyi hedefine aldı. 1907'de, Roma'nın San Lorenzo bölgesinde çalışan ailelerin çocuklarından oluşan 60 kişilik grup­la çalışmak için üniversitedeki kürsüsünden ve tıbbî uygulamalarından vazgeçerek, eğitim yöntemleriyle ilgilenmeye başladı. Sonunda kendi özel kuramını geliştirdi. Ço­cukları gözlemledi onların ihtiyacına uygun materyaller geliştirdi. Kendi adını verdiği yöntemle, Montessori metoduyla, derslikle­rin biçimini ve öğrenme yöntemini değiştirdi, bunu kurduğu "Çocuk Evi'nde uygulamaya koydu.
Bu bir deneysel okuldu. Çocukların ihtiya­cına uygun derslikler ve onların boyutlarına uygun sıra ve sandalyeler önerdi, öğrenmeyi geliştirici oyunları renkli ve tahta materyal­lerle tasarladı ve kullandı. Önemli başarılar elde etti. Öğrenme güçlüğü çeken çocuklar öğretmenin müdahalesinin çok az olduğu doğal ortamda bu yöntemle okuma ve yaz­mada büyük ilerleme kaydettiler. Eğittiği bir grup engelli çocuğu devlet yeterlilik sınavla­rına soktu. Sonuç şaşırtıcıydı. Engelli olma­yanlara yakın bir başarı göstermişlerdi. 1912'de kullandığı yöntemi anlattığı bir kitap yayınladı. Bu kitap uluslararası eğitimde bir reform hareketini başlattı. Bu yöntemi ve okulları dünyanın her tarafında örnek model olarak tanıttı ve kabul ettirdi.

Yeni öğrenme ve öğretme biçimleri

Öğretme ve öğrenme biçimleri hakkındaki görüşlerini okulları gezerek, sınıflara girerek deneyimledi. Kendi yöntemini engelli olma­yan çocuklara uygulayıp uygulayamayaca­ğını düşünürken, kendisine gelen bir teklifi değerlendirdi, işçiler için bir sitede ucuz ev­ler sunan bir inşaat firması bir soruna çözüm bulamamaktadır. Kiralık lojmanlarda oturan herkes meslek sahibidir. Anne babalar gün­düz işte oldukları için, 50'den fazla çocuk de­netimsiz kalmaktadır. Sorunun çözümü için kendisine gelindiğinde daha sonra birçok ül­kede taklit edilecek olan çocuk yuvaları fikrini ortaya attı. "Çocuklara kendi kendilerini yaratma" imka­nının verildiği yerlerdi buralar. Yöntemi İtalya'da tanındı. Yeni çocuk evleri kuruldu.
1909'da Maria Montessori düşün­celerini ve yöntemini kitap halinde yayınlar: Çocuk Yuvalarında Çocuk Eğitimi Üzerine Bilimsel Pedagoji Yöntemi. 1900 yılında bu birlik daha sonra "sorunlu çocuklar"ı eğitmek üzere öğretmenlerin ye­tiştirildiği tıbbi Pedagoji Kurumu'nu açar. Ku­ruma bir okul da eklenmiştir. Maria Montes­sori yönetimi üstlenir. O ve mesai arkadaşları sürekli çocuklarla beraber olup, onları tüm dikkatleriyle izleyerek eğitim ve oyun malze­melerini denerler.
Çocukların özgür seçim­den, hatalarını kendilerinin denetiminden, hareket etmekten, sessizlikten, sosyal iliş­kilerini kendileri tarafından kurulmasından, çevrenin düzenli ve temiz olmasından, özgür faaliyete dayalı bir disiplinden, kitapsız oku­ma ve yazmadan, alıştırmaların tekrarından hoşlandıklarını gözlemledi. Eğitim sistemini çocuktan yola çıkarak kurdu. Tarihin en ünlü eğitimcilerinden biri oldu. Ki­tabı kısa zamanda yirminin üzerinde dile çev­rildi. Gazeteciler, öğretmenler, din adamları, doktorlar ve devlet memurları "Montessori Modeli"nin pratikte nasıl olduğunu görmek için Roma'ya gittiler. Tüm Batı Avrupa'da, ABD, Çin, Japonya, Hindistan, Avustralya ve Güney Amerika'da Montessori okulları ve dernekleri kuruldu. Maria Montesso de eğitim kursları düzenledi.
Sistemini sayısız se­yahatlerinde anlattı, ikinci bir kitapta eğitim araçlarını, yapılarını ve kullanımını açıklar. Almanya'da ilk Montessori Okulu 1922'de açıldı. On yıl sonra sayıları 34'e çıktı. 1933'te Naziler, Berlin'de sevilmeyen yazarların ki­tapları ile birlikte tüm Montessori malzeme­lerini ve yayınlarını yaktılar. 1934'te Mussolini faşizmine muhalefetten dolayı İtalya'dan ayrılmaya zorlandı. 1936'dan itibaren önce İspanya'da sonra Hollanda ve Hindistan gibi ülkelerde bir dünya vatandaşı olarak yaşadı. 1950 yılında UNESCO konferansına katıldı. 1940, 1950 ve 1951'de Nobel Ödüllerine aday gösterildi. Bir eğitim emekçisi olarak, dünyanın birçok ülkesinde konferanslar, eğitimler verdi, kitaplar yazdı, yeni okullar ve öğretmen eğitim merkezleri açtı.
Montessori pedagojisi yanlıları ancak 50'li yıllarda Batı Almanya'da tekrar işe başlayacaktır. 1952'de Hollanda'da bir sahil kasabasında öldüğünde 82 yaşındaydı. Dünya genelinde­ki çabalarının ürünü olarak metodu Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde açılmış olan Montessori Okulları'nda uygulanmaktadır. 1976'da Rita Kramer tarafından yazı­lan biyografisi, Montessori'nin hayatını ve eserlerini ayrıntılı biçimde göz önüne sermektedir.(Bianet)



Maliyeti Düşük Emek Kokan Oyuncaklar Üretebiliriz

Merhaba arkadaşlar,bundan bir kaç ay önce oyuncak mağazalarını dolaştım birbirinden çeşitli oyuncalar gördüm hepsi çok güzeldi rengarenk sesli oyuncaklar vs. fakat fiyat listeleri herkesin bütçesine uygun bir biçimde olmadığını fark ettim ve aklıma şöyle birşey geldi bizler kendi emek güçlerimizle gayet iyi yaratıcı oyuncaklar yaratabiliriz ve bunun maliyeti de bize oldukça düşük ve her insana uygun gelebileceğini düşünüyorum. Ahşaptan yapılmış oyuncaklar geldi aklıma ve bunlar doğal hiçbir katkı maddesi olmayan çocuğun yaratıcılığını duygusal gelişimini küçük büyük kas gelişimi için oldukça faydalı oyuncaklar olacağını düşünüyorum..hadi hep beraber deneyelim..:)


Malzemeler:Ahşap,ahşap boyası,zımpara.
Amaç ve Kazanım: Çocuğu bilişel olarak düşündürmek,
büyük-küçük kas gelişimini sağlamak,
renkleri gruplandırma,ayırt edebilme



Yüreğinden Öperim Çocuk



Seni kendimden tanıdım çocuk
Yüreği sürekli çiğnenen bir yol
Gövdesi acılardan acılara köprü
Biraz öfke, biraz umut, çokça onur
Olan kendimden
Eğildim öptüm yıkık alnından
Uzaktın, kıyamadım sessizliğine
Biraz daha dedim içimden, biraz daha
Gün olur, onuru güzel çocuk
Acı da yakışır insanın yüreğine...

- Şükrü ERBAŞ

Küçük Prens



İşte o sırada bir tilki çıkıverdi ortaya. “Günaydın” dedi tilki. “Günaydın” dedi küçük prens kibarca. Ama etrafına baktığında kimseyi göremedi. “Buradayım! Elma ağacının altında.” “Sen kimsin? Çok güzel görünüyorsun.” “Ben bir tilkiyim.” “Gel, birlikte oynayalım. Öyle mutsuzum ki” dedi küçük prens. “Seninle oynayamam” dedi tilki, “ ben evcil bir hayvan değilim.” “Buna çok üzüldüm” dedi küçük prens. Ama biraz düşündükten sonra: ”Evcil ne demek?” diye sordu. “Anladığım kadarıyla burada yaşamıyorsun” dedi tilki, “kimi arıyorsun?” “İnsanları arıyorum,” dedi küçük prens, “ peki ama ‘evcil’ ne demek?” “İnsanlar,” dedi tilki, “tüfeklerle dolaşırlar ve avlanırlar. Tam bir başbelasıdırlar. Bir de tavuk yetiştirirler. Tüm işleri bundan ibarettir. Sen de mi tavuk arıyorsun?” “Hayır, ben arkadaş arıyorum. Ama ‘evcil’ ne demek?”

Küçük Prens 

5 Nisan 2013 Cuma

Üç Boyutlu Kitaplar

Aç Tırtıl Üç Boyutlu Basım (Pop-Up)
İlk yayımlandığı 1969 yılından beri bütün dünyadaki çocuk kitabı listelerinin ve kitapçıların çocuk kitapları raflarının olmazsa olmaz kitabı Aç Tırtıl halen tüm dünyada geçen her dakikada bir adet satılıyor. Küçük bir tırtılın önce bir yaprağın ve giderek yiyebileceği her şeyin üzerinde birer delik açarak aldığı yolculuğun ve yaşadığı değişimin sürprizli ama yalın öyküsünü şimdi üç boyutlu basımıyla bütün dünya ile aynı anda küçüklerimize sunuyoruz.

Yazan ve Resimleyen: Eric Carle
Türkçesi: Fatih Erdoğan
22 X 30 X 4 cm • 16 s. / ciltli / renkli




Küçük Prens
Üç Boyutlu Basım (Pop-Up)


Yazarın özgün resimleriyle ve tam metin olarak hazırlanan Küçük Prens’in üç boyutlu bu basımı, kitabı küçük yaş grubunun ilgisini çekecek bir hale getiriyor. Küçük Prens’le tanışmış yetişkin okurlarımız için yepyeni bir okuma deneyimi, tanışmamış olanlar içinse bir tanışma fırsatı bu kitap...


Yazan ve Resimleyen: Antoine de Saint-Exupéry Türkçesi: Sumru Ağıryürüyen
30 X 22 X 5 cm • 64 s. / ciltli / renkli

4 Nisan 2013 Perşembe

Gergedanlar Krep Yemez


Bir gün ders içersinde üniversite hocamın tavsiye ettiği bi kitaptı merak ettim ve aldım ve bu kitapla tanışınca bunun sadece çocuklar için değil ebeveynler içinde yazıldığını farkettim guzel ve eğitici bir kitap olduğunu düşünüyorum öğretmenlik yaşamımda bunu öğrencilerimle paylaşacağım ve hatta ebeveynlerin okuması üzerine ısrar edeceğim..

Kitabın Yazarı:Anna Kemp
3+ yaş a hitap ediyor

Bu kitap geçen sene içinde yayına girdi Gergedanlar Krep Yemez, anne ve babasının bir türlü ciddiye almadığı, dinlemek için vakit ayırmadığı Begüm ile bir sabah mutfakta beliren “dünyanın en büyük ve en mor” gergedanın hikayesini anlatıyor.
Begüm’ün bu sefer anlatmaya çalıştığı önemli şey bir sabah ansızın mutfakta beliren, kimseden izin almadan tabaktaki krepleri yiyen mor bir gergedandı. Begüm evlerinde otobüsten bile büyük bir gergedan olduğunu anlatmaya çalışırken laptopu kucağında, telefonu kulağında iş yapmakta olan annesi onu babasına yönlendirmiş, babası elindeki çamaşır sepetini merdivenlerden aşağıya indirirken onu yine geçiştirmişti. Sonuç: kimse onu dinlememişti.
Ne zaman ki anne ve babası Begüm’ü gerçek bir gergedan görmek için hayvanat bahçesine götürmüş ve orada -tam da Begüm’ün bahsettiği gibi- büyük, mor ve krep yemeyi çok seven bir gergedanın kayıp olduğunu öğrenmişlerdi, işte o zaman Begüm’ü dinlememekle ona ne kadar haksızlık yaptıklarını fark etmişlerdi.

 Gergedanlar Krep Yemez, benim favori -okul öncesi- çocuk kitapları listemde  Kütüphanedeki Aslan dan sonra ikinci sıraya oturdu. Hikayesi, çizimleri ve Gülbin Baltacıoğlu’nun kusursuz çevirisi ile her çocuğun kitaplığında olması gereken bir kitap olduğuna inanıyorum. 4 yaş ve üzerine rahatlıkla uygun olmakla birlikte hikaye dinleyecek sabrı geliştirmiş olan 3 yaş üzeri okurlara da hitap edebileceğini düşünüyorum.

 Kitapta benim gözüme çarpan bir başka unsur da annenin -bilgisayarda- iş yaparken babanın çamaşır yıkıyor olması. Yaşasın ev işlerinin adil bölümü! :))

                                                                   Tebrik Kartı
Bu tebrik kartını öğrencim Hayal için hazırladım anasınıfında gösterdiği katılım ve becerilerinden dolayı ona bu tebrik kartını ona armağan ediyorum










Parmak Oyunu
   
       
 Duyu Organlarımız (eğitici oyun)

İş yapmak için iki elim var (eller gösterilir)
Resim yapar,fülüt çalarım (çizme ve çalma hareketi)
Toprak kazar,agac dikerim (kazar gibi)
Her işi ellerimle yaparım (eller gösterilir)
Koklamak için burnum var (burun gösterilir)
Çiçekleri koklarım
İşitmek için kulaklarım var (kulaklar gösterilir)
Annemi duyarım,müzik dinlerim
Nefes almak için cigerlerim var (nefes alınır)
Ohh havayı içime cekerim
Sağlıklı ve mutluyum

28 Şubat 2013 Perşembe

Hakkımda

Merhaba. Ben Sevgi DALKILIÇ. Maltepe Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği 2'inci sınıf öğrencisiyim. Bu bölümü tercih etmendeki en büyük etken; Mardine yaptığım bir gezi seyahatı esnasında anasınıfını ziyaret etmekle başladı..

Öğretmenlik mesleğini tercih etmemdeki sebep;eğitimin bizleri iyi bir birey olarak geliştirmesi ve çocuklarımıza daha güzel bir dünya yaratmanın eğitimden geçtiğini düşünmem idi...Bizler öğretmenler olarak çocuklarımıza sadece bilgiyi öğretmek değil bu bilgileri günlük yaşamlarında nasıl uygulaması gerektiğini anlatabiliriz...


Bir Çocuk Büyüyor blog sayfamda çocukların ilgisini çeken paylaşımlar bulmakla birlikte,özellikle velilerin merak ettiği, çocugun gelişimi, çocuk ruh sağlıgı öz bakımı ve sosyalleşmesi ile ilgili makaleler bulabilirsiniz.

                                                                                                                               TEŞEKKÜRLER..




            ''Eğitim,öğretmenlerin çocuklara
 sözcüklerle anlattıklarıyla değil,
çocukların fiziksel ve sosyal çevrede
geçirdikleri yaşantılarla gerçekleşir''

Maria Montessori